Özet:
Türkiye’de bugün sayısı 80.000’i aşan cami yapılarının sayısal çokluğuna karşılık, bu yapıların çoğunda mimari/mekânsal çeşitlilik ve nitelik açısından gözlenen sorunlar yeni bir tartışma konusu oluşturmaktadır. Cami mimarisi incelendiğinde, klasik dönemde Mimar Sinan'ın mimari kimliğinin en önemli ögeleri olan merkezi kubbeli ve kare planlı on altıncı yüzyıl camilerini model alan ve sayısız farklı biçimde yeniden uyarlayan örneklerin yaygın bir şekilde inşa edildiği görülmektedir. Bu camilerin bir bölümü, İstanbul'un hızlı yayılma sürecinde, konut dokusu içinde toplumsal dayanışma örüntüleri ile mimarın görünür olmadığı anonim süreçlerle oluşturulan ‘Klasik Dönem Osmanlı Cami’ tipolojisine dayanan mahalle camileridir. Tez kapsamında, Türkiye'de tarihsel bir olgu olarak yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren uzun bir sürece yayılan klasik cami tipolojisinin oluşumu ve bunun ele alınan örneklerdeki yansımaları da önemli bir tartışma konusu oluşturmaktadır. Bu çalışmada, temel olarak İstanbul'un Beykoz ilçesinden seçilen örnek mahalle camileri çeşitli analiz yöntemleriyle incelenerek söz konusu yapıları oluşturan dinamiklerin ve mimari özelliklerin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, günümüz cami mimarisinde rol alan aktörler ve cami inşaatının nasıl bir süreç ile ortaya çıktığı; yasal mevzuat, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile cami yaptırma dernekleri, vakıflar ve cemaat dinamikleri üzerinden tartışmaya açılmaktadır. Tarihsel süreç içerinde gelişimini sürdüren cami mimarisini birtakım bileşenler oluşturmuştur. Bu bileşenler, burada genel hatlarıyla ‘ana mimari elemanlar’ ve ‘iç mekân elemanları’ olarak açıklanmaktadır. Tezin alan çalışması bölümünde, Beykoz bölgesinden seçilen mahalle camileri tekil hikayeleri ile birlikte mimari/mekânsal nitelikleri açısından değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmelerin, toplumsal üretim sürecinin sonucu olan ‘cami yapısı’ ürününün; onu üreten eyleme geri gidilerek, üretim ve anlamlandırma sürecini aydınlatması hedeflemektedir.