Ülkemizde, Özerklik ve İdari vesayet kavramları uzun zamandır tartışılmaktadır. Temsili demokrasi ile yönetilen ülkemizde; katılımcı demokrasinin hayata geçirilmesini, şeffaflığı, hesap verilebilirliği, yaşamına ve yaşadığı çevreye duyarlı ve sorumluluk üstlenen yurttaşlığı, ulusal politikalarla yönlendirilen yerelin, aynı zamanda kendi özgün potansiyellerini ortaya koymasında kolaylaştırıcılığı ve atılımcı gücünün desteklenmesi asıl amaç olarak görülmesine karşın bu yolda doğru politikalar üretilememiştir. Bu nedenle Yerel Yönetimler tarafından sürdürülebilir, yaşanabilir ve halkçılık ilkelerini sağlayacak yaşam çevreleri yaratmaya dönük mekânsal politikalara sürekli müdahale çabası içerisinde olunmuştur. Ulusal ve bölgesel ölçekte katılımcı bir süreçle birlikte oluşturulan planlama politikaları, yerel planlama süreçlerinde yönlendirici olurken, yerel kendi özgün değerleri ve dinamikleriyle ve aynı kapsam ve içerikteki planlama süreçleriyle kendi gelecek vizyonunu oluşturabilecek ve yerel gelişimini sağlayabilecektir. Bu kapsamda yürütülen bir planlama yaklaşımı, odağına yalnızca kentleri almayacak; kırsal yerleşimleri, kır-kent bütünlüğü içinde ve kırsal kalkınmayı da hedefleyerek ve bunun araçlarını ve ortaklıklarını sağlayacak bir boyutu da içerecektir. Oluşturulan yönetim ve planlama anlayışı ışığında, Çıkar guruplarına kapalı, ülke ölçeğinden başlayarak, bölge, kentsel bölge, il, ilçe ve kırsal alanlar kademelenmesinde ve bütünlüğünde bir yaklaşım gerçekleştirile bilinecektir. Bu çalışma ile Bursa Büyükşehir Belediyesinin mekânsal politikaları, idari vesayet ve Demokratik özerklik perspektifinden ele alınmış; ülkemizin planlamaya ilişkin mevcut kurumsal yapının ve bu yapıda işleyen mevcut planlama pratiği ve sürecinin gözlenen sorunlarından hareketle, sorun alanları tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada mevcut yasal düzenlemeler irdelenmiş ve uygulamada karşılaşılan aksaklıklar ve bunların Bursa Büyükşehir Belediyesinin mekânsal uygulama politikalarına nasıl sirayet ettiği, idari ve siyasi süreç olarak ele alınarak araştırılmıştır.
The notions of autonomy and administrative tutelage have long been disputed in our country. Despite the fact that facilitating participatory democracy, transparency, accountability, responsible citizenship, feeling responsible for the environment one lives in, paving the way for citizens who are led by national policies to develop their own potentialities and supporting citizens‟ power of initiative have been regarded as the main goals in our country that is governed by a representative democracy, not many right political steps have been taken to this end. For this very reason, attempts of intervention against the spatial policies that allow the local administrations to create the proper and sustainable environment that will provide ground for populist principles have constantly been observed. However, a planning policy that is drafted through a national and regional level of participation is able to create its own vision for the future and achieve its local development with its own values, dynamics and other planning processes that have the same context and scope with it as well as it serves for the processes of local planning. Such an approach of planning will not include merely cities; it will also include rural settlements, aiming for rural development through the integration of rural and urban regions and providing the necessary tools for this integration. In light of this perception of administration and planning that will be formed, it will be possible to adopt the right approach for proper integration and classification, which will be safe from interest groups, of countries, regions, urban districts, cities, districts and rural areas. With this research, it is aimed to analyze the spatial policies of the Bursa Metropolitan Municipality, the notions of administrative tutelage and democratic autonomy; and through this analysis, it is aimed to detect the problematic spots by observing our country‟s current institutional structure regarding planning and the current practices of planning in this structure. Furthermore, existing legal regulations are examined; flaws that are encountered in practice and how these flaws affect the spatial practice policies of the Bursa Metropolitan Municipality are researched considering their administrative and political dimensions as well.