Taşkın Alanları ekosistemin doğal bir parçası ve kent planlamada doğal bir eşiktir. Ülkemizde taşkın alanları hiçbir şekilde doğal eşik olarak görülmemekte ve çeşitli baskılar ile yapılaşmış alanlara dönüştürülerek kent içinde kaybolmaktadır. Mevcut hukuksal düzenlemelerde ve kuramsal araştırma aşamasında görüldüğü üzere taşkın alan kavramı, sellenme ve taşkın tanımları içerisinde bulanıklaşmakta, bu alanların ekosistem içerisindeki önemi ve işleyişi unutulmaktadır. Hukuksal düzenlemeler taşkın alanları ile ilgili genel bakış açısını ve bu alanların planlamasında hangi aşamada olduğumuzu açıkça göstermektedir.
Taşkın alanları, salt taşkın riskli alan olmaktan öte kent ekosistemi içerisinde doğal bir eşik olup taşkın denetimi sağlayan, vadi tabanında kentsel yeşil koridor işlevi gören korunması gerekli hassas alanlardır. Bu nedenle, taşkın alanlarının işlevini öne çıkarmak ve kent ekosistemi içindeki önemini vurgulamak gerekmektedir. Bu doğrultuda İstanbul ve Silivri örnek alanda kentsel gelişim süreci kapsamında taşkın alanlarının nasıl doğal eşik olmaktan çıkarak kent içinde kaybolduğunu, hukuksal düzenlemeler ve planlama etkileşimi ile dönüştüğü/dönüşeceği son durumu ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda taşkın alanlarında planlamaya ilişkin ekolojik, planlama ve hukuksal düzenlemeler boyutunda mevcut durum ortaya konmak istenmiştir. Buna göre birinci bölümde, problemin ortaya konması ile amaç, kapsam, yöntem tanımlanarak tez çalışması kapsamında oluşturulan hipoteze ulaşmada cevaplanacak sorular ortaya konmuştur.
İkinci bölümde, taşkın alan tanımı, ekosistem içerisindeki önemi ve işlevi üzerinde durulmuştur. Önce taşkın alanları ve taşkın alanları ile ilintili kavramlar incelenmiştir. Daha sonra bu tanımlar doğrultusunda ekosistem içerisinde nasıl bir işlev gösterdiği incelenmiştir.
Üçüncü bölümde, bu alanların planlamaya ne şekilde girdi verdiği, taşkın koruma yöntemleri doğrultusunda oluşturulan arazi kullanım planlaması ve örnekler üzerinde planlamada bakış açıları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Dördüncü bölümde, taşkın alanlarının ulusal ve uluslar arası düzeyde hukuksal düzenlemeler boyutunda ele alınışı ve planlama ile ilişkisi değerlendirilmiştir.
Beşinci bölümde ise örnek alanda taşkın alanlarının değişiminde etkili olan faktörler tanımlanarak mevcut durum ortaya konmakta olup hukuksal düzenlemeler ve planlama etkileşiminde bu alanların planlanmasında ortaya çıkan çözümsüzlükler hipotez bağlamında ifade edilmiştir. Bölüm içerisinde, öncelikle Silivri genel özelliklerinden bahsedilerek bu alanlar üzerindeki kentleşme baskısı hakkında fikir sahibi olunması istenmiştir. Çalışmanın devamında taşkın alanlarının kent büyüme süreci içinde değişimi ele alınarak bu alanlarda günümüz koşullarının oluşmasındaki etkenler ortaya konmakta olup daha sonra taşkın alanlarının planlama süreci ve kademelerinde incelemesi yapılarak taşkın risklerinin azaltılmasına yönelik planlamada oluşturulan arazi kullanım ilkelerinden bahsedilmiştir. Tanımlanan ilkeler doğrultusunda oluşturulan planlama çalışmasının şehircilik ve hukuki boyutta değerlendirilmesi ile taşkın alanlarında planlama ortaya konmaya çalışılmıştır.
Floodplain area is a natural part of the ecosystem and a natural threshold in urban planning. Due to the pressure of urbanization, floodplain areas which are not treated as natural threshold in our country, are turned into built up areas and lost in the city. As can be seen under the existing legal regulations and theoretical research, the concept of floodplain area is being blurred in the definitions of flood-flooding and forgotten the importance and functioning of floodplain areas in the ecosystem. Legal regulations show us clearly that we fall behind on stage of planning on floodplain areas and prove lack of perspective of the government.
Floodplain area is not just flood risk area, they are the natural ecosystem of the city as a threshold and sensitive area to be protected that provides flood control, urban green corridor that serves as the base of the valley. Therefore, the flood risk management function should be to promote and highlight the importance of the urban ecosystem. Therefore, in the first section of the study, aim, the scope and the method is determined for achieving the established hypothesis generated in this thesis answered questions.
In the second chapter, the definition of floodplain, focused on the importance and function of the ecosystem within. First, the concepts associated with floodplain areas and floodplain areas examined. Then, according to these definitions show what kind of function in the ecosystem studied.
In the third chapter, how these areas are evaluated in planning, flood protection, land use planning methods and examples put forward by the planning perspectives on studies examined.
In the fourth chapter, the legal regulation of floodplain areas to be addressed in the national and international levels, and evaluated the relationship between planning.
In the fifth chapter, defining the factors affecting change in floodplain area of the research is set out in the current situation. In this context, the interaction of legal regulations and planning problems that arise in the planning of these areas are expressed in the context of hypotheses. Section within the general properties of Silivri mentioning primarily on these areas to be asked to have an idea about the pressure of urbanization. Continuation of the study, changes in the process of urban growth in floodplain areas by considering the factors in formation of these areas were raised in today's conditions and then by examining the levels of flood risk management planning process and created land-use planning to reduce flood risks mentioned principles. Created in accordance with the principles described in the plan and the legal dimension to the evaluation of urban planning have been studied on floodplain areas.