Bu tez mimari tektoniğin, yapı kabuğu tasarımındaki önemini vurgulamak ve yapı
malzemeleri; “cam” ve “beton” ile yapı kabuğu arasındaki ilişkinin araştırılmasını
hedeflemektedir. Bötticher, Gottfried Semper ve Kenneth Frampton’un tektonik
üzerine çalışmaları, yapı kabuğunun malzemeye dayalı niteliklerini değerlendirmek
ve “yapı yapma sanatı” nın yapı kabuğu tasarımındaki önemini açıklamak için
kavramsal bir çerçeve oluşturur. Yapı kabuğu iç ve dış arasındaki geçiş elemanıdır.
Bu kabuk yapının tasarım konseptini yansıtır. Yapı kabuğu, bir binaya ait ilk
izlenimin önemli bir kısmını oluşturduğu için kabuğun incelenmesi önem
kazanmaktadır. Bu tezde, bina kabuğunun, yapı malzemeleriyle bağlantılı tektonik
özelliklerindeki değişimler, bunların uygulamaları ve mimari mekan tasarımına
yansımaları, modern ve çağdaş dönemin dört mimarı Mies van der Rohe, Le
Corbusier, Herzog & de Meuron ve Tadao Ando ‘nun cephe malzemelerini kullanımı
ve yapı kabuğu tasarımına yaklaşımları üzerinden incelenmiştir. Bu bağlamda, bu
çalışma mimaride yapı kabuğu tasarımı için yeni yapı malzemelerinin ve var olan
malzemelerin potansiyellerinin araştırılmasının önemini ortaya koymayı amaçlayan
bir çalışma örneği oluşturmaktadır.
The aim of this thesis is to emphasize the importance of architectural tectonics in the
sense of building skin design and search for the relationship between the building
skin and two building materials “glass” and “concrete”. Writings on tectonics by
Karl Bötticher, Gottfried Semper and Kenneth Frampton provide the conceptual
framework for the evaluation of the material qualities of building skin and clarify the
importance of the “art of construction” in the design of building skin. The building
skin is a transitional element between the interior and the exterior. The skin reflects
the design concept of a building that can be perceived from outside. It forms a
significant part of our first impression of a building which makes the study of skin
increasingly important. The changes in the tectonic features of building skin with
respect to the building materials, their application and their reflection on the design
of architectural spaces are investigated in this thesis through four different architects
from modern and contemporary architectural periods, Mies van der Rohe, Le
Corbusier, Herzog & de Meuron and Tadao Ando with an emphasis on their use of
building materials and approach to the design of building skin. In this context, this
study poses an example in emphasizing the importance of investigating the potentials
of new building materials and existing ones to improve the design quality of a
building skin in architecture.