GENÇLER BEŞERİ SERMAYE YOKSUNU Gökçe Uysal-Kolaşin * ve Duygu Güner** Yönetici Özeti TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi 2009 verilerine göre 15-19 yaş grubunda genç kadınların yüzde 50,4’ü ve genç erkeklerin yüzde 57,1’i bir eğitim kurumunda kayıtlıdır. Bu rakamlar 2006 verilerine kıyasla bir artışa işaret etse de 2007 OECD ortalaması olan yüzde 81,5’ten çok düşüktür. Bir eğitim kurumunda kayıtlı olmayan toplam 2 milyon 853 bin gençten 2 milyon 186 bini en fazla ilköğretim mezunudur, ve aralarında herhangi bir eğitim kurumundan mezun olmayanların oranı azımsanamayacak kadar çoktur. Eğitimine devam etmeyen genç kadınların çoğu işgücü piyasasının da dışındayken, genç erkeklerin işgücü piyasasında olduğu ancak yüksek işsizlik ve kötü çalışma koşulları ile karşı karşıya olduğu görülmektedir. Ne eğitimine devam eden ne de işgücü piyasasına katılan 1 milyon 466 bin genç arasında kadınların daha çok ev işleriyle meşgul olduğu erkeklerin ise iş arayıp bulamadığı ya da kendi vasıflarına uygun iş bulamayacağına inandığı görülmektedir. Daha 15-19 yaşında kendini ekonomik ve toplumsal hayatın dışına iten ya da itilmiş hisseden bu gençlerin yetişkin hayatlarında üretken olmalarına olanak tanımak için eğitim sistemine entegre edilmeleri büyük önem arz etmektedir. 2 milyon 852 bin genç okula gitmiyor TÜİK’in yeni açıklamış olduğu 2009 Hanehalkı İşgücü verileri, 15-19 yaş aralığındaki gençlerin eğitim ve işgücü piyasası durumlarının incelenmesine olanak sağlamaktadır. Bu verilere göre 15-19 yaş aralığındaki gençlerin durumu 2006 yılına kıyasla bir miktar düzelmekle beraber, gelenen nokta tatmin edici olmaktan çok uzaktır. Betam’ın Mayıs 2008’de yayımlamış olduğu “Türkiye Genç Neslini Kaybediyor” başlıklı araştırma notu, 2006 yılında 15-19 yaş grubundaki genç kadınların sadece yüzde 39’unun, genç erkeklerin ise yüzde 50’sinin eğitimine devam ettiğini göstermekteydi. Bu oranlar 2009 yılında sırasıyla yüzde 50,4 ve yüzde 57,1 olarak gerçekleşmiştir. İlk bakışta son üç yılda belirli bir mesafe kaydedilmiş olsa da, uluslararası karşılaştırmalar gençlerin eğitim seviyelerinin halen çok düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Şekil 1 Okula kayıtlı olanların genç nüfus içindeki payı (15-19 yaş), 2007  Kaynak: Education at a Glance 2009, OECD Şekil 1’deki veriler Türkiye’nin OECD ve AB19 ortalamalarından ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Türkiye’de 15-19 yaş grubunda okula kayıtlı olanların oranı yüzde 53,9 iken OECD ortalaması yüzde 81,5, AB 19 ülke ortalaması yüzde 84,4’tür. Görüldüğü gibi Türkiye, kendine çok yakın gördüğü Güney Avrupa ülkelerinin bile çok gerisindedir. Son birkaç yılda katedilen mesafeye rağmen Türkiye’nin diğer ülkelerle arasındaki farkı kapatmaktan çok uzaktır. Diğer taraftan Türkiye’nin önemli bir sorunu olan bölgesel farklılıklar okula devam etme oranlarında da gözlemlenmektedir (Şekil 2). Genç nüfusta eğitimine devam edenlerin oranının en yüksek olduğu bölge ise yüzde 64,1 ile Batı Marmara bölgesidir. Türkiye’nin en gelişmiş bölgesinde bile okula devam etme oranı OECD ortalamasının 17,4 yüzde puan altındadır. Türkiye genelinde yüzde 53,9 olan 15-19 yaş grubu okula devam etme oranı Güney Doğu Anadolu bölgesinde yüzde 38,4’e kadar düşmektedir. Bu durum, okula devam etme oranını artırmaya yönelik politikaların bölgesel farklılıkları giderici politikalarla mutlaka desteklenmesi gerektiğinin açık bir göstergesidir. Şekil 2 Okula devam etme oranı (NUTS 1)  Kaynak: HİA 2009, TÜİK; Betam Gençlerdeki düşük beşeri sermaye stoku büyümenin önünde engel 2009 Hanehalkı İşgücü Anketi (HİA) sonuçlarına göre Türkiye’de 15-19 yaş arasında 6 milyon 200 bin genç bulunmaktadır. Ne yazık ki bu gençlerin yarıya yakını eğitimine devam etmemektedir; 1 milyon 483 bin genç kadın (yüzde 49,6) ve 1 milyon 370 bin genç erkek (yüzde 42,9) eğitim sisteminin dışında kalmıştır. Üstelik eğitimine devam etmeyen bu gençlerin büyük çoğunluğu ilköğretim mezunudur (Tablo 1). Herhangi bir eğitim kurumundan mezun olmayanlar, genç kadınların yüzde 28,6’sını, genç erkeklerin yüzde 14,1'ini oluşturmaktadır. Toplamda ise eğitime devam etmeyenlerin dörtte üçü en fazla ilköğretim mezunudur. Eğitim sisteminin dışında kalan bu gençlerin çok büyük bir kısmının lise eğitimini tamamlamamış olması hem kendi gelecekleri hem de Türkiye’nin uzun dönemli büyüme potansiyeli açısından vahimdir. Büyümenin motoru olan beşeri sermayenin genç nesillerde bu kadar düşük olması, Türkiye’nin geleceğinin önünde aşılması güç bir engel oluşturmaktadır. Tablo 1 Eğitimine devam etmeyen gençlerin en son bitirdikleri okul KadınErkekHerhangi bir eğitim kurumundan mezun olmayanlar424,69928,6%193.68014,1%Ortaokul, mesleki ortaokul ve ilköğretim741.91350,0%825.35260,3%Meslek lisesi91.96914,6%113.10416,9%Genel lise215.7156,2%231.4308,3%Yüksekokul8.6050,6%5.9970,4%Toplam1.482.901100%1.369.563100%Kaynak: HİA 2009, TÜİK; Betam Çalışan gençlerin yüzde 66,6’sı asgari ücretten daha az kazanıyor Eğitimine devam etmeyen bu gençlerin bir kısmının çalışma hayatına geçiş yaptığı görülmektedir. Eğitimine devam etmeyen genç kadınlarda işgücüne katılma oranı yüzde 28,8 iken genç erkeklerde bu oran yüzde 70’e çıkmaktadır. İşgücüne geçiş yapmış olan gençler ise yüksek işsizlik riskiyle karşı karşıya bulunmaktadır; Türkiye genelinde yüzde 14 olan işsizlik oranı 15-19 yaş arasındaki gençler söz konusu olduğunda yüzde 24,3’e yükselmektedir. 2006 yılı verilerine göre Türkiye genelinde işsizlik yüzde 10,2, 15-19 yaş arasındaki gençlerde yüzde 17 olarak gerçekleşmiştir. Genel işsizlik oranı ile genç işsizlik oranı arasındaki fark 2006’da 6,8 yüzde puanken 2009’da 10,3 yüzde puana yükselmiştir. Genel olarak ekonomik krizler, işgücü piyasası tecrübesi ve kıdemi daha düşük olan gençleri daha olumsuz etkilemektedir. Kuşkusuz 2008 yılında başlayan global ekonomik kriz, işsizlik rakamlarına gençlerin aleyhine bir şekilde yansımıştır. Şekil 3 Gençlerin eğitim ve işgücüne katılım durumu  Kaynak: HİA 2009, TÜİK; Betam Öte yandan bu gençlerin maruz kaldığı tek baskı işsizlik değildir; kayıt dışılık da bu gençlerin işgücü piyasasındaki konumlarını olumsuz etkilemektedir. Kayıt dışılığın yaygın olduğu tarım sektörü analiz dışında bırakıldığında bile herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışan gençlerin oranı yüzde 70,8 gibi yüksek bir seviyededir. Kayıt dışılığa paralel olarak çalışma koşulları da çok olumsuzdur. Tarım dışı sektörlerde çalışan gençlerin yüzde 86’sı haftada 45 saatten uzun çalışmaktadır. Tarım dışında ücretli veya yevmiyeli çalışan gençlerin yüzde 66,6’sı ise asgari ücretin altında ücret kazanmaktadır. 19 yaşın üzerindeki çalışanlarda ise bu oran sadece yüzde 14,2’dir. Her üç genç kadından biri ev işleriyle meşgul Okula gitmeyen ve işgücü piyasasına girmemiş 1 milyon 466 bin genç arasında 270 bin genç eğitim ve öğretimine devam ettiğini belirtmektedir. Bu gençlerin üniversite giriş sınavlarına hazırlanmakta oldukları tahmin edilmektedir. Geriye kalan neredeyse 1 milyon 200 bin gencin iş aramama nedenleri dikkat çekicidir. Genç kadınların işgücü piyasasına dahil olmamalarının ana nedeninin toplumsal roller olduğu Tablo 2’den açıkça görülmektedir; bu kadınların yüzde 70’i ev işleri, yaşlı ve çocuk bakımı gibi sorumluluklar nedeniyle işgücüne katılmadıklarını belirtmektedir. Genç ve yetişkin kadınlarda ev işleriyle meşgul olduğu için iş aramadığını söyleyenlerin oranı oldukça benzerdir. Daha 15-19 yaşında ekonomik hayatın dışında yer almayı kabul eden genç kadın