Diğer Yayınlar
Permanent URI for this communityhttp://acikerisim.bau.edu.tr:4000/handle/123456789/1164
Browse
47 results
Search Results
Item Yeni liberal yaklaşımlar ve yerel yönetimler(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998) Erençin, Arif; Çağlar, BakırTarihi gelişim içinde yerel yönetimler her zaman liberal demokrasinin temel unsurlarından biri olarak düşünülmüştür. Ulus-devlet yapısı ve temsili demokrasi üzerine kurulu klasik liberal yaklaşım içinde yerel yönetimler, yerel taleplerin ve hareketlerin merkezce denetlenmesi ve devlet bütünlüğü içinde çözülmesi için önemli bir araçtır. Ancak 21. yüzyıla doğru, klasik liberal demokrasi anlayışı değişmektedir. Globalleşme ile yukarıdan, etnik mikro milliyetçilik hareketleri ile aşağıdan aşınan ulus-devlet anlayışı özellikle uluslararası ve uluslarüstü örgütlenmelerin etkinliklerinin artışının etkisiyle zayıflamaktadır. Bunun yanında, temsili demokrasiye ve merkeziyetçi devlet yapısına duyulan inanç azalırken, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlükler ön plana geçmektedir. Yenilenen hukuk devleti anlayışı esas olarak hak ve özgürlükler temeli üzerine kurulmaktadır. Etnik ve bölgesel talepler 20. yüzyılın son döneminde özellikle liberal demokrasi ile yönetilen devletlerde öne çıkmaktadır. Kıta Avrupası'nın merkeziyetçi modelleri yenilenen liberal demokrasiyi ve hukuk devleti anlayışını anayasalarına taşırlarken yerel talepleri karşılayacak çözümleri temel hak ve özgürlüklerle ilgili çözümlerle birlikte kurumsallaştırmışlardır. Merkeziyetçi devlet yapısından uzaklaşma, özellikle bölge yönetimlerinin yaygınlaşması biçiminde ortaya çıkarken, bölgesel ve etnik taleplerin kendilerini ifade edecekleri bir kanalı da yaratmaktadır. Bölge hem yönetsel etkinlik hem de ayrılıkçı taleplerin yumuşatılması anlamında zayıflayan ulus-devletlerin önemli bir aracı haline gelmiştir. Üniter yapılarda görülen yerinden yönetimci gelişmeler uluslarüstü kuruluşlar tarafından desteklenmekte, yerel özerklik özellikle Avrupa Birliği sürecinde önemli bir ilke olarak yerini almaktadır. Bu gelişime paralel olarak, Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Süreci'nde bölgesel etnik taleplerin yeri giderek artmakta, azınlık hakları temel hareket alanlarında biri olmaktadır. Liberal demokrasi kuramında ve uygulamada yaşanan bu gelişmelerin Türkiye üzerinde de etkili olduğu bir gerçektir. 1982 Anayasası'nın çizdiği çerçevede hukuk devleti anlayışının eksikliği kadar ağır merkeziyetçi ve bürokratik devlet yapısının yarattığı olumsuzlukların varlığı temsili demokrasiye ve politik sürece duyulan güvensizliği ciddi boyutlara çıkarmaktadır. Bu yapının, günümüzün yenilenen ve temel hak ve özgürlükler rejimi ile birlikte yerel hak ve özgürlükleri esas alan yeni liberalizm anlayışı ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Yerel demokrasi yaklaşımının, yeni liberal anlayış ile birlikte yaşama geçirilmesi, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu Kürt Sorunu için de bir çözüm yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Yönetsel etkinlik bağlamında olduğu kadar, yerel etnik taleplerin ayrılıkçı bir hareket haline gelmeden Cumhuriyet'in bütünlüğü içerisinde karşılanabilmesinde yerel demokrasi etkili bir araç olacaktır. Bu yönde gerçekleştirilecek bir yeniden yapılanma, Türkiye'nin çağdaş liberal batılı bir devlet olma yönündeki tercihi ile de uyumlu olacaktır. Hukuk devleti anlayışını bütünleyen yerel demokrasi, temsili demokrasinin yarattığı güvensizliği ortadan kaldırabilecek katılımcı formülleri içermektedir. Bu çalışmanın birinci bölümünde Liberal Yaklaşımlarda Yerel Demokrasi; ikinci bölümde ise Yerel Yönetim Modellerine Yeni Liberal Yaklaşımlar konuları incelenmiştir.Item Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1997) Avsallı, Hüseyin; Kuzu, BurhanItem İdari yargıda yürütmenin durdurulması(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1993) Zehreddin, Aslan; Akgüner, Mustafa TayfunItem İmar planlarının hukuki rejimi(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998) Vahdettin, Özcan; Zehreddin, AslanItem Hukuk devleti ilkeleri açısından anayasa yargısı ve idari yargı arasındaki ilişkiler(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1994) Sayhan, Nazife Şebnem; Azrak, Ali ÜlküItem İslam ekonomisinde tekelci eğilimler(Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü, 1998) İlgen, Abdülkadir; Tabakoğlu, AhmetItem Bankacılık sisteminde yeniden yapılandırma : ticari bankalarda performans yönelişleri (Türkiye 2001-2004 örneği)(Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Aktaş, Rabia; Öncü, SemraTürkiye’de bankacılık sektörü, para ve sermaye piyasalarında stratejik bir rol oynamaktadır. Bankacılık sektörünün sağlamlığı ve etkinliği, ekonomik büyümeye katkı sağlamak ve finansal kriz riskini azaltmak için ekonomi için hayati bir önem taşımaktadır. Türk Bankacılık Sektörü, 2001-2004 döneminde yoğun bir yeniden yapılandırma süreci geçirmiştir. Çalışmanın, temel amacı, yeniden yapılandırma sürecinde bankacılık sektörünün finansal, etkinlik ve verimlilik performansını değerlendirmektir. Birinci bölümde, bankacılık krizlerinin genel özelliklerini belirlemek amacıyla finansal kriz literatürü incelenmiş ve Türk Bankacılık Sektöründe yakın geçmişte yaşanan krizlere yol açan temel unsurlar analiz edilmiştir. İkinci bölümde, Bankacılık Sektörü Yapılandırma Programlarının teorik çerçevesi ve Türkiye uygulaması incelenmiştir. Son bölümde ise, 2001-2004 döneminde, parametrik olmayan Veri Zarflama Analizi kullanılarak, çeşitli etkinlik ölçüleri tahmin edilmiştir. Toplam Faktör Verimliliğini değerlendirmede, Malmquist endeksi kullanılmıştır. Çalışmamızda, ayrıca, etkinlik ölçüleri ile seçilmiş finansal oranlar arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışmamızın sonuçlarına göre, inceleme döneminde, teknik, saf teknik, maliyet ve tahsis etkinliklerinde önemli bir etkinlik kazanımı elde edilememiştir. Çalışmanın diğer sonuçları ise şöyle sıralanabilir: (1) Türk bankacılık sektöründe teknik etkinsizliğin temel kaynağı, saf teknik etkinsizlikten çok ölçek etkinsizliğidir. (2) Maliyet etkinsizliğinin nedeni tahsis etkinsizliğidir. (3) Sektörde bankaların büyük bir çoğunluğu ölçeğe göre azalan getiriden kaynaklanan ölçek etkinsizliğine sahiptir. (4) Bankaların etkinlikleri sahiplik yapısı ve ölçeğe göre farklılaşmaktadır. (5) Dönemde, etkinlik artışından çok, teknolojik ilerlemeye bağlı verimlilik artışı elde edilmiştir. (6) Etkinlik ölçüleri ile seçilmiş finansal oranlar arasında ilişki vardır.Item Değişkenlik modelleri ve İMKB hisse senetleri piyasası'nda değişkenlik modellerinin kesitsel olarak irdelenmesi(İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Sarıoğlu, Serra Eren; Tekbaş, Mehmet ŞükrüBu çalışmanın amacı, hisse senetlerinde riskin nasıl tahminleneceği ve hangi etkenlerin riski belirlediği sorularına Türk Sermaye Piyasası’nda bir yanıt bulabilmektir. Riskin nasıl tahminleneceği sorusunu yanıtlayabilmek amacıyla, İMKB Ulusal–100 Fiyat Endeksi getiri değişkenliğini en iyi tahminleyen değişkenlik modelleri Ocak 1991 - Aralık 2004 ve Mayıs 1996 - Aralık 2004 dönemleri olmak üzere iki ayrı dönem için araştırılmıştır. Değişkenlik modellerinin performansları dört ayrı kesit için iki ayrı istatistikî yönteme göre değerlendirilmiştir. Bunlardan ilki hata istatistikleri, diğeri regresyon analizidir. Elde edilen bulgulara göre, hata istatistiklerinde koşullu modellerin koşulsuzlara göre her kesitte ve her dönemde üstün olduklarını söylemek mümkün değildir. Regresyon analizlerinde koşullu modeller (GARCH, EGARCH ve TARCH) koşulsuzlara göre daha etkin ve tarafsız tahminleyenler olarak bulunmuşlardır. Bu modellerin riski açıklayıcılık güçleri de daha yüksektir; Mayıs 1996 – Aralık 2004 döneminde R2 en yüksek değerini % 29,1 ile TARCH Modeli’nde bulmuştur. Riski belirleyen faktörlerin araştırılması yine iki ayrı dönem için yapılmış ve çalışmada çoklu regresyon analizleri kullanılmıştır. İMKB aylık riskinin aylık faiz oranı, sanayi üretim endeksindeki aylık değişim, para arzında beş ay önce meydana gelen değişim ve yabancı yatırımcı sahiplik oranının bir ayda % 4’ten daha fazla değişmesinden etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu dört etkenden faiz oranı ve yabancı yatırımcı sahiplik oranındaki % 4’ün üzerinde gerçekleşen değişim, diğer iki değişkene göre risk üzerinde daha büyük bir etkiye sahiptirler. Oluşturulan modelin riski açıklama gücü % 56,8’dir. En yüksek açıklayıcılık gücüne sahip bir değişkenlik modelinin neredeyse iki katına yakın açıklayıcılık gücüne sahip olan faiz oranı ve yabancı yatırımcı sahiplik oranının belli bir oranda değişimi, İMKB’nin riskinin yabancı yatırımcıların sahipliklerinden yüksek düzeyde etkilendiğini göstermektedir.Item İşletmelerde liderlik ve örgüt kültürünün bilgi yönetimine etkilerinin incelenmesine yönelik bir araştırma(Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004) İpçioğlu, İsa; Erdoğan, B. Zafer21. yüzyıl bilgi toplumu ve bilgi ekonomisinde bilgi en önemli stratejik kaynak haline gelmiştir. Bilgi artık emek, sermaye ve işgücü gibi üretim faktörleri arasında yer almaktadır. Bu yüzden, bilgiyi sistematik bir biçimde yöneten ve katma değer elde eden işletmeler rekabet avantajı sağlayacaktır. İşletmeler amaçlarına ulaşabilmek için etkin ve başarılı bir şekilde bilgiyi elde etmek, saklamak, paylaşmak ve kullanmak, diğer bir deyişle bilgiyi yönetmek zorundadırlar. Fakat bilgi yönetiminin etkin ve başarılı bir şekilde gerçekleşmesine etki eden faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler; araştırmacılar tarafından "soft" konular olarak nitelendirilen "liderlik" ve "örgüt kültürü" ile "hard" konular olarak nitelendirilen "teknoloji" ve "ölçme" olarak sınıflandırılmıştır. Bu araştırmanın temel amacı; Türkiye'de faaliyet gösteren işletmelerde liderlik ve örgüt kültürü ile bilgi yönetimi arasında ne yönde bir ilişki olduğunu ortaya koymaktır. Bu temel amaç doğrultusunda, bu işletmelerin bilgi ve bilgi yönetimine karşı tutumlarını, bilgi ve bilgi yönetimi ile ilgili mevcut durumlarını, bilgiyi nasıl ve ne derecede başarılı yönettiklerini incelemek, bilgi yönetimi ile ilgili nasıl bir liderlik ve örgüt kültürüne sahip olduklarının ve bunların bilgi yönetimi ile ilişkilerinin ortaya koymak ise alt amaçlarımızı oluşturmaktadır. Araştırma kapsamına İstanbul Sanayi Odasının belirlediği Türkiye'nin İlk 500 Sanayi Kuruluşları alınmıştır. Bu kuruluşlardan anket yoluyla gerekli veriler elde edilmiştir. Elde edilen verileri analiz etmek için sıklık, güvenilirlik, faktör analizleri ve korelasyon kullanılmıştır. Faktör analizi sonucu sırasıyla liderlik bileşenleri; üst yönetimin desteği, strateji ve vizyon ile bilgi lideri, örgüt kültürü bileşenleri; güven, ödül ve takdir sistemi, bilgi yönetimi bileşenleri; bilginin saklanması, elde edilmesi, paylaşılması ve kullanılması başlıkları altında toplanmıştır. Liderlik ve örgüt kültürü ile bilgi yönetimi bileşenleri arasındaki korelasyonlar test edilmiştir. Bulunan sonuçlara göre; Türkiye'de ki işletmelerde liderlik ve örgüt kültürü ile bilgi yönetimi arasında kısmen pozitif bir ilişkinin olduğu görülmüştür.Item Kamu açıklarının makro ekonomik etkileri : Türkiye çalışması(Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Direkçi, Tuba; Doğanlar, MuratKamu kesimi mali politikalarının geleneksel amaçlarından biri de ekonomide uzun dönemde dengeli bir büyüme sağlamaktır. Gözlenen gelişmeler, dünya ekonomisinde kamu kesimi açıklarının, bu ülkelerin kararlı makro denge içinde büyümelerine engel olacak bir yapı meydana getirdiğini sergilemektedir. Geçen son on yılda, ekonomi politikasında hiçbir konu kamunun bütçe açıklarının etkileri kadar tartışılmamıştır. Farklı ideolojilerden politikacılar, açığı azaltmanın tüm ekonomilerin geleceği açısından önemini tartıştılar. Her ne kadar ekonomistler konuyla ilgili olarak farklı yönlere ayrılsalar da, bir çok iktisatçı açıkların zararlı görüşünü paylaşmaktadır. Bu çalışmada da Türkiye Ekonomisi’nin 1990-2003 yılları arası dönemde kamu borçlarının temel ekonomik değişkenler üzerinde oluşturduğu makro ekonomik etkiler incelenecektir. Çalışmanın ilk bölümünde konuya teorik bazda yaklaşılacak, ikinci bölümünde ise adı geçen yıllar için istatistiksel uygulama yapılacaktır. Uygulama çalışmasında Johansen Kointegrasyon (Eşbütünleşim) Analizi ve Vektör Otoregresif Analiz yapılacaktır. Çalışmanın amacı 1990-2003 yılları arasındaki dönemde kamu bütçe açığı değişkeninin ekonominin temel değişkenleri üzerindeki etkisini tespit etmektir. Bu çalışmada yapılan analizler sonucunda bütçe açıklarının milli geliri arttırdığını m2’deki artışın milli geliri azalttığını, faiz hadlerindeki artışın, döviz kurundaki artışın ve son olarak da cari işlemler açığındaki bir artışın milli geliri arttırıcı yönde etkilediği bulunmuştur. Konu ile ilgili yapılan bir çok çalışmada farklı ülkelerden farklı sonuçlar elde edilmiştir. Ancak genel bir değerlendirme yapıldığında bütçe açıklarının ekonomik dengeleri bozucu sonuçları kaçınılmazdır